Bir keresinde, beni çok duygulandıran bir şey oldu. Bindiğim arabalardan birinden indim. Daha yeni doldurduğum mataramı az önce indiğim arabada unutmuşum! Tek su kaynağımdı bu ve 12 saattir pek bir şey içmemiştim. Mataramı bulamazsam çöpten bir pet şişe bulup bir yerlerde, bir tuvaletten falan doldurmam gerekecekti. Bir otostop daha çektim. Aradan bir saat geçti ve suyumu arabasında unuttuğum adam yanımda duruverdi. Mataramı unuttuğumu fark etmiş ve 45 dakikadır beni arıyormuş. Kendisine, para kullanmadan yaşadığımı anlattım. Mataramın benim için ne ifade ettiğini anladı. Kendisi bir gece kulübünün kapısında kavga etmiş ve iki sene hapis yatmış. Böyle bir adam… Hiç tanımadığı birisine su şişesini vermek için o kadar yol tepiyor.
Bu, “iyi” ya da “kötü” insan diye bir şey olmadığına olan inancımı pekiştirdi. Hepimiz, akıl almaz ölçüde içtenlik ve cömertlikle hareket edebilecek kapasiteye sahibiz, zarar verme kapasitesiyle de dolu olduğumuz gibi. Evrimleşmeye devam eden insanlar olarak bizi bekleyen zorluk bunlardan ilkini geliştirirken ikincisini en aza indirebilmek.
Meteliksiz /Mark Boyle